Neden Çocuk Kalbi Koleksiyoncusu?

Dünyanın en zor şeyi nedir biliyor musunuz?

Benim gözümde bir çocuğun kalbini kazanmaktır!

Peki, dünyanın en kolay şeyi nedir?

Yine, yine ve yine bir çocuğun masum kalbinde “İZ” bırakmaktır.

Hepimiz biliyoruz!

Bu dünyada mutsuz çocuklar var!

Bu dünyada çabucak büyümek zorunda bırakılan çocuklar var!

Bu dünyada çocuk olmanın hissiyatını bilmeyen ve sadece başkaları istediği için dünyaya getirilmiş çocuklar var.

Bu dünyada anne ve baba olmanın manasından bir haberdar (okumuş ya da okumamış) binlerce ebeveyn var…

Bu dünyada “ÇOCUKLUKLARINI UNUTMUŞ ya da ÇOCUKLUKLARINI YAŞAYAMAMIŞ ve ÇOCUKLARINA DA YAŞATMAMAK İÇİN UĞRAŞAN KOCA KOCA ADAMLAR VE KADINLAR VAR!

Bu senin, benim ve herkesin bildiği bir gerçek…

Kendimi “Çocuk Kalbi Koleksiyoncusu” olarak görmeyi henüz tam olarak hak ettiğimi düşünmesem de yapmayı hayal ettiğim şeyleri kamçılaması amacıyla kullanmaktan da gurur duyduğumu saklayamayacağım…

Size bir sır vereyim mi?

Bugüne kadar hala kendinizi bir çocuğun gözünde ışık olarak görmediyseniz eğer yaşıyorum demeyin!

İçimdeki çocuk sevgisinin nedenini anlatmamı istemeyin, çünkü anlatamam!

Ama size anlatacağım “İZ”lerim olacak ileri de…

Çocuklu köyün kavalcısı olup, çocukları olmadıkları bir dünyaya taşımak değil de bulundukları dünyada hep beraber kaval çalacağımız bir dünyanın hayali içerisindeyim…


Yazacak, paylaşacak daha çok şey olacak… Zamanla…

Ama hemen altını çizmek istediğim çok önemli bir konu var.

Hey sen koca adam ve kadın!

Evet sen!

Sen ne zamanki bir çocuğa tepeden bakmayı bırakıp, onun boy seviyesinde hayata bakarsan

Göreceksin ki onun yüreğine girmek hiç de o kadar zor değil!

Umarım ileride hayata geçirmeyi planladığım projelerimde sen de bir “Çocuk Kalbi Koleksiyoncusu” olur kendini bir çocuğun gözünde “IŞIK” olarak görür ve yüreğin de bir “İZ” olmayı başarabilirsin!

Neden olmasın ki?

Sebahat Bağbars

27.06.2011







Bana “ACININ” Resmini Yapabilir misin Abidin?


Bana “acının” resmini yapabilir misin Abidin? Sana içimizdeki ateşi anlatsak… Ağlamaktan gözlerimize oturan kanı göstersek… Yüreğimizi delip geçen duyguları çiz desek, çizebilir misin Abidin?

Bilir misin Abidin! Bazen, bazı insanlar yüreklerinin tam orta yerine düşen kora inat susarlar... Oysa sessizliklerinin içinden binlerce at geçer tüm hırçınlığıyla... Sonsuz umutlarda bitmiş çiçekler boynunu büker teker teker... Acı, hızma olur burunlarında, mutluluk ise; rüzgârın kolunda çaresiz oradan oraya sürünen bir toz bulutu...

Bazen, bazı insanların camdan yürekleri “ansızın büyük bir acıyla” tuzla, buz olur... Kulaklar duymaz, gözler görmez, eller ve ayaklar biçare canlı bir kukla misali devam ederler yaşamaya... İsimler değişmez, bedenler değişmez ama artık hiç bir şey eskisi gibi değildir.


Bazen sizin hiç tanımadığınız insanlar üzülürler hem de çok üzülürler... Siz ise onların hayatlarının ansızın dünya değiştirmelerine sadece seyirci kalırsınız... Elbette, isyankâr atların koşmaktan yorulmadığı, ansızın büyümek zorunda kalan “çaresiz büyük adamların, büyük kadınların” gözlerindeki “korkuyu” silmek için yardımlarına koşan yüzlerce de yürek vardır. Ne yazık ki çoğunlukla da onlar için ağlamaktan, dua etmekten, kısa süreli çözümler üretmekten başka elinizden hiç bir şey gelmez. Çünkü ne yazık ki hayat devam ediyordur.

İçimizde acı kor Abidin! Düşün, orada bir köy var uzakta... Anasız babasız bırakılmış 70’de biçare çocuk. Ve yaşanılan korkuyu hiç bir zaman unutmayacak, analarını babalarını elbette ki sevdiklerini kaybetmek korkusuyla karşı karşıya kalmış onlarcası daha... Orada tamamı boşaltılmış yüreklere sahip kadınlar, adamlar var...

Abidin, geçtiğimiz haftalarda anneler günüydü... Bir ay sonra da Babalar günü... Bu memlekette çocuklarının acısını “şehit” sözcüğünün gururu! ile toprağa vermek zorunda kalan ne çok anneler, babalar var bir bilsen! Anneleri ve babaları aç gözlülükle ellerinden alınmış, ortada kalmış çocuk sayısını ne sen sor, ne ben söyleyeyim Abidin!

Söyler misin bana, bütün bu acıları bizlere yaşatanlara her baktıklarında kendilerinden, insanlıklarından utanacakları “ACININ” resmini yapabilir misin Abidin!?


• Ünlü ve değerli şairimiz Nazım Hikmet Ran’ın çok değerli ressamımız Abidin Dino’ya söylemiş olduğu sözün aslı ise “Bana mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin!” dir.

Yazı: Sebahat Bağbars      

Bir düş ve çocuk!


Bir düş...
Bir düşün içinde yaşam...
Hey!
Senin acıklı gözlerle baktığın yoksullukta saklı mutluluk...
Hadi bir daha bak gözlerime...
...Şimdi de kendi gözlerine bak...
Söyle şimdi hangimiz daha yoksuluz


Yazı: Sebahat Bağbars
Fotoğraf: Gülbahar Karaman

Çocuk!





Mutuluğun sesi var yüzünde çocuk,
Gözlerinde unuttuğumuz çocukluk günlerimiz,
Kahkahanla mıhlanıp kaldığım yerde büyük bir lunapark kurulmuş...
Atlı karıncada özgürce dönen başım senin çocukluğunla sarhoş...
Biliyor musun kim bilir kaç mutsuz insan vazgeçerdi dünyasından!
Sadece o masum gülüşün için..."


Yazı: Sebahat Bağbars -09.12.10
Fotoğraf: Gülbahar Karaman